Civilization 6 aslında 5 ten çok da farklı değil ta ki gerçekten farklı olduğu şeyleri tecrübe edene kadar: işçiler, civics kartları, district mantığı (bölge) ve tabii ki diplomatik zafer seçeneği olmamasına rağmen (en azından ek paketsiz halinde) şehir devletleri ile olan ilişkiler. Her birine farklı yazılarda değinmek istiyorum ama ilk ilgimi çeken şeylerden biri şehir devletlerine yolladığınız elçilerin (envoy) sayısı ile size sağladıkları yararların değişiyor olması. Açıkçası özellikle diplomasi seçeneklerinin 5 in son haline kıyasla biraz kısıtlı olduğu bu oyunda, şehir devletlerinin sağladığı yararların, özellikle herhangi bir tanesine en çok elçiyi yollayan devlet olmanız karşlığında "Suzerain" statüsüne ulaşarak sahip olduklarınızın fazlasıyla etkili olduğunu düşünüyorum.
İlginç ama pek gerekli olmayan bir bilgi de vermek istiyorum; SUZERAIN kelimesi tahmin edebileceğiniz gibi türkçe bir tınıya sahip. Aslında fransızca "sus" ve "erain" kelimelerinin birleşmesiyle ortaya çıkıyor. Başka devleti ele geçirmeden kontrol eden gibi bir anlamı var. Şu an feodal şehirleri yöneten en otoriter kişileri ya da ülkeleri tanımlamakta kullanılsa da ortaya çıkışı yanılmıyorsam Osmanlı ile olmuş. 17. ve 18. yüzyıllarda Osmanlı İmparatorluğu'nun çevresindeki bazı şehirleri tamamen ele geçirmeyip yönetimlerini kontrol altında tutması sonucu, abi bu adamlar çok Suzerain filan diyorlarmış sanırım. Ayrıca ilginçtir Fraxis tarihsel manada çok sahnede olmayan ufak devletleri bile oyuna koymaya başlamasına rağmen hala Osmanlıyı bu oyuna koymadı.
Bir şehir devletine (City-State) saldırıp, enerjisini bitirip, içine asker soktuğunuzda iki seçeneğiniz oluyor: şehri yakıp yıkmak (RAZE) ve kendi şehirlerinizden biri haline getirmek (CAPTURE). Eğer şehri yakıp yıkarsanız oranın sağlayacağı iyi ya da kötü herşeyden kurtulmuş olursunuz ve toprakları boşalır. Bu ihtimali bu şehir size düşmanlık yapıyorsa ya da başka bir ülke oranın Suzerain i ise düşünebilirsiniz. Tabii ki oradan fayda sağlayan devletleri kızdırmış olursunuz. Eğer imparatorluğunuza yeni bir şehir de eklemek istemiyorsanız mantıklı bir tercih olabilir. Şehri ele geçirip kendi şehirlerinizden biri haline getirirseniz, oranın tüm kaynaklarını ve topraklarını almış olursunuz ancak orası artık şehir devleti niteliğini kaybettiği için gönderdiğiniz elçi sayısı karşılığında aldığınız yararları gösteren listedeki herhangi bir şeyden faydalanamazsınız. Ayrıca artık sadece normal şehirlerinizden biri haline geldiği için başka devletler de oradan faydalanamaz ve bu da onları kızdırabilir. Tabii ki başka bir devletin gelip orayı ele geçirme ihtimalini de düşünmelisiniz.
Bir city state i yok ettiğinizde ya da ele geçirdiğinizde kaybettiğiniz en büyük şey bence Suzerain olabilme ihtimaliniz. Ayrıca unutmadan bu statü size para karşılığı kısa süreli de olsa o şehir devletinin ordusunu kullanma hakkı da veriyor. Tahminimce ek paket başka şeyler de ekleyecekler. Aynı şekilde city state i yok ettiğinizde de en büyük kazancınız başkalarının o şehrin Suzerain i olmasını engelliyor olmanız.
Yüzyıllar önce Almanya'daki ayrı şehir devletlerinin birçokları tarafından birleştirilmeye çalışıldığını belki duymuşsunuzdur. Bu 19. yüzyılda başarıldı orası ayrı ancak bu eylemin en duyulmuş destekçilerinden Frederick Barbarossa da Almanya lideri olarak burada karşımıza çıkıyor. Bu amcanın Holy Roman Empire sevdasına gönderme yapılarak şehir devletlerine karşı tutumunuza göre Almanya'nın size karşı bakışı değişebiliyor. Kısaca söylersem sevmiyor adam şehir devletlerini yakıp yıkası var.
Eğer başka bir devletin ele geçirmiş olduğu eskiden şehir devleti olan bir şehri ele geçirirseniz üstteki iki seçenek dışında bir de üçüncü özgürlüğüne kavuştur (LIBERATE) seçeneği gelecektir. Bu şehri tekrar şehir devleti haline getiren bir seçenektir. Eğer bu özgürlüğü veren sizseniz orası ile ilişkileriniz çok iyi başlayacaktır ama oyun sonuna kadar size tapıyorlar gibi bir durum yok. Ayrıca unutmayın başka birisinin kendi şehrini ele geçirip şehri ele geçirdiğiniz için o ülkeyle aranız kötüleşecektir. Oturup da size "Ne güzel şehrimi aldın ama sonra özgürleştirdin, derdin sevgiymiş, umutmuş, kızmadım lan!" demeyecektir.